IMG_6717-1

Yedekli yaşam

Kasırga, trafik tabelasını yerinden sökebilir mi? Hayat edin. Metal trafik tabelasını kasırga yerinden söküyor/sökebiliyor.

Metal olduğu için, yüzeyi dar olduğu için ve yere sağlam çakıldığı için bunun gerçek olamayacağını söyleyebilirsiniz. İlk etapta bana deseler ben de yok, yapamaz, kasırga bunu derdim. Evet, akışkanın bir gücü var. Bu doğru. Devasa rüzgar türbinini döndürüyor ama, sanmam trafik levhasını sökemez derdim.

Amerika Birleşik Devletleri’ ne kısa süreli bir araştırma için gittiğimde, kasırga olacağı söylendi. Kasırganın diğer doğal afetlere göre belki de pozitif yönünü ne zaman, nerede ve ne şiddette olacağının bilinmesi. Yerli halk bu duruma alışkın olduğu için, inanılmaz tedbirler alıyordu. O dönem

cep telefonlarında el feneri yok. “Evinizde el feneri var değil mi?” diye soranlara, “yok” cevabını vermenin çok garip olduğunu sonradan anlayacaktım. Markete ve elektrikçilere koştuğumda, el feneri raflarının boş olduğunu gördüğümde, konunun vehametini bir kez daha anladım. Çünkü, kasırga ve beraberinde gelen yağışlar ve alınan olası emniyet tedbirleri, ilk olarak, elektrik şebekesini etkiliyordu/etkileyecekti. Bu felaketlerden dolayı, kasırgaya maruz kalan bölgelerde yaşanlar, yedekli yaşama da alışmışlardı. Son dönemlerde yaşanan depremler dolayısıyla, ülkemizde de çok konuştuğumuz, deprem çantası da bir nevi yedekli bir yaşamın önemli bir parçası idi.

Sonra, bir arkadaşıma, el feneri nereden bulabilirim dediğimde, ben de bir tane yedek var dedi. Yani, düşünün, ben de hiç yok. Kendisinde bir tane var, bir de yedeği var. Sonra duydum ki, yedeğin yedeği olanlar var. Yedek piller var. Ama, siz de sığınağa gelin isterseniz, orada jeneratör vs. bulunuyor. Bu arada, raflarda, şişe sular, bisküiler, kurabiyeler, kutu hazır yiyecekler, hepsi bitmişti.

Bir kaç geceyi sığınakta geçirdik. Bir ara, üst kata çıktığımda da, en başta söylediğim, kasırganın trafik tabelasını yerinden söktüğü olayına şahit olacaktı, gözlerim. Dakikalarca, şoku atamadım üzerimden.

Küresel ısınma, iklim değişikliği, kuraklık, deprem, sel felaketi, fırtına, kasırga…

Saydıklarımın hepsi yaşam alanlarını yer yer tehdit ediyor. Ölümle, yaralanmalarla, maddi kayıplarla karşılaşabiliyoruz. Elbette, hiç bir felaket, felaketi yaşayan kadar iyi anlaşılamaz.

İki yıl süresince, Covid-19 pandemisi dolayısıyla yaşananlar, insanlarda doğanın farkındalığını arttırdı. İkinci bir evi olanlar, yazlığı olanlar ya da köyde evi olanlar, özellikle, sokağa çıkma yasağı olan dönemleri ve izole dönemlerini buralarda geçirmeye çalıştı. İnsanlar, yedekli bir yaşamı kabullenmeye ya da bunun zorunluluğunu hissetmeye başladılar. Özellikle, kırsal alanlarda, yapılan evlerin sayısında, 500–600 metrekare, 1 dönüm bahçelerin sayısında, önemli ölçekte artış oldu. İnsanlar, yedekte bir evim olsun, ister oldular. Bu durum, elbise, bazı eşyalar hatta dünyada artış gösteren otomobil fiyatları ve bulunmasında güçlük çekilen çiplerden dolayı da bir yedeği bulunsun deyip, ikincisini hatta üçüncüsünü almaya başladı. Elbette bu durumun biraz ilerisi, ya bir şey olursa, diyerek bir nebzede olsa kaygıya sürükler oldu.

Öğrenci iken, sınavlara en az iki kurşun kalemle girerdim. Bunu öğretmenlerimiz öğütlerlerdi. Bugün ülke genelinde yapılan sınavlarda da iki kurşun kalem veriliyor zaten. Hatta, ofislerde kalemin yerini dijital kalemlerin aldığını görüyoruz. Bu elbette gelişen teknolojinin bir sonucu. Sınavlarda, öğrenciler biri birlerine fazla kalemin var mı diye sorup duruyor. Bir araştırma yapılsa, belki kırtasiyelerde kalem satışlarında da düşüş vardır.

Bunun yanında, havacılıkta, savunma sanayiinde çoğu zaman malzemelerin yedekli olması zorunludur.

Otomobillerde, stepne dedilen, dilimize istetme olarak geçmiş yedek teker mesela. Yedek teker üreticilere önemli bir maliyet getirmekle birlikte, yedek tekerdeki maliyetleri düşürmek adına, önce yedek tekerdeki çelik jant terkedildi, şimdilerde tekerlek günü hatta saati kurtaracak şekilde küçük ebatlı yapıldı ve hatta bazı firmalarda, hem maliyet hem de yer işgal etmesin diye yedek teker olayını kaldırdılar.

Bir de tabi en çok yedeklenen aparatlardan biri de şüphesiz: Anahtar. Aslında, anahtarın ikincisi üçüncüsüyle, yedeği de bazen karıştırılıyor. Kopya ayrı şey, yedek ayrı şey. Tedarik ise bambaşka bir şey. Tedarikli olmak. Özellikle, 80′ li yıllarda, akşamları bakkalların erken saatte kapandığı dönemlerde, insanlar evlerinde daha da tedarikli idiler. Eğer, evde yoksa da, komşuya gidip, her şey ama her şey istenebilirdi. Bahsettiğim günler, akşam evdeyseniz annemler size gelecek, günleri idi. İşte hayat böyle akıp gidiyor. Tabi o dönemler, ne apartman yönetimi var, ne site yönetimi, ne de whats up grupları.

Stepne kelimesinin etimolojik kökenini google da ararken “yedekli” diye bir kelime kullandım ve çok ilginç bir şekilde “yedekli tuvalet kağıtlığı” karşıma çıktı. Bu arada, yedek te, “yedmek” ten, eski türkçeden gelen bir kavram. Belki de insanlar, otel odasında, hatta kendi evinde, kağıt bittiği zaman, kolay temin edilsin diye düşünülmüş önemli bir aparat.

Farklı boyutları ile yedekli yaşamı ele almaya çalıştım. Şu da var ki, yaşayacağımız, yedek bir hayatımız yok. O nedenle, başta yaşamımız olmak üzere, öncelikle, elimizdekilerin kıymetini bilmek, şükretmek, fazlasını istememek belki de en iyisi. Hani demişler ya, her şeyin fazlası fazla diye.

https://www.youtube.com/@HakanFOztopHakanFOztop

Paylaşın: