Enerjimizi-Depolasakmi

Enerjimizi Depolasak Mı?

Artan nüfus ve endüstrileşmeden dolayı, enerji konusu, hemen her ülkenin temel
gündem konularından biri olmuştur. Bir çok ülkede, enerji üretimi ile enerjiye olan talep biri
birini karşılayamaz durumdadır. Bu nedenle, gerek enerji kaynaklarının işlenerek kaynağa
ulaşım sağlanması ve gerekse de enerji dönüşüm teknolojileri önemli Araştırma-Geliştirme
konularını oluşturmaktadır.
Fosil yakıtların çevreye ve küresel ısınmaya olan etkileri, son yıllarda, enerji
gereksinimini karşılamak adına yenilenebilir Enerji Kaynaklarına yönelimi hızlandırmıştır.
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının en bol bulunanlarından olan Güneş ve Rüzgar Enerjisi ise,
sürdürülebilir fakat kesintili kaynaklardır. Her mevsim her saat güneş ve rüzgar emrimizde
değildir. Peki çare nedir? Enerji depolama. Fakat Nasıl? Temel enerji gereksinimlerimizin
başında Isı ve Elektrik Enerjisi gelmektedir. Her iki enerji türü de dolaylı olarak biri birine
kolayca dönüşebilir. Çünkü, enerji geçiş halindedir.
Teknik olarak, ısı enerjisi, duyulur ve gizli ısı olmak üzere, iki temel yolla depolanır.
Duyulur ısı depolamada, depolama maddesinin sıcaklığındaki değişim sonucunda ortaya
çıkan duyulur ısıdan, gizli ısı depolamasında ise faz değişimi gösteren maddelerden
yararlanılır. Güneş enerjisinden gelen ısı, kimyasal tanklarda ya da toprak altında depolanıp,
güneşin olmadığı zamanlarda kullanılabilir. Laboratuar ortamında bu konularla ilgili çok fazla
çalışma yapıldığı halde halihazırda maliyetlerin yüksek oluşu ticarileşmeyi
gerçekleştirememiştir. Benzer şekilde, elektrik enerjisinin depolanmasında ise,
ultrakapasitörler ya da süperkapasitörler, yakıt hücreleri, süperiletken manyetik enerji
depolama sistemleri ve farklı tip bataryalarda (Lityum-iyon, kurşun asit, Nikel-Kadmiyum
gibi) depolanır. Özellikle, elektrikli otomobillerin, cep telefonlarının, mobil bilgisayar
teknolojisinin ilerleme hızı da enerji depolama kabiliyetindeki artış ile doğru orantılıdır.
Hem elektrik hem de ısı enerjisinin depolanması enerjinin olmadığı zamanlarda talebi
karşılama adına oldukça önemlidir. Enerji, günümüzde nakit para olarak tanımlanır. Nasıl ki,
paraya ihtiyacınız olmadığı zamanlarda, yatırıma yönelir hatta paranızın değer kazanmasını
sağlar ve ihtiyacınız olduğunda kullanırsınız, enerji de tıpkı buna benzer. Eski dönemlerde,
sanayi de bir ustam, “parayı kazanmak önemli değil, harcamak çok daha önemli” derdi.
Enerjiyi de üretmekten ziyade tüketim bilincinin kazanılması son derece önemlidir. Yani,
elimizdeki parayı nasıl tutumlu harcıyorsak, savurganlık bütçemize zarar veriyorsa, enerji
savurganlığı da, hem bize, hem bütçemize hem de gelecek nesillere zarar verir.
Şu an ülkemiz, yenilenebilir bir enerji kaynağı olarak enerjisinin büyük bir miktarını
Hidroelektrik Santrallerden sağlamaktadır. Baraj göllerinde depolanan su, bir çeşit enerji
deposudur. Elektrik enerjisini verimli kullandıkça doğal olarak, depolanan su ile, elektriği de
depolamış olmuyor muyuz? Son yıllarda, bir tane ampül ile aydınlatabilecek konumda
olduğumuz mekanlarımızı, ister dekorasyon deyin, ister lüks deyin, 10 tane ampül ile
aydınlatır olduk. Radyatörü kapatmayıp, camı açarken, klima açıkken camı da açarken ve
eğer, israf konusunu da düşünmüyorsak, bu durumda da enerjimizi depolasak mı? Gerek var
mı diye sorası geliyor insanın. Hatta bazı işyerlerimiz küçük bir dükkanda 30-40 ampülü
dekoratif amaçlı ve gündüz sabahtan akşama açık bırakırken, lavabodaki bir ampüle fotosel
koyuyorlar da.
NOT: BU YAZI HERAYAKTÜEL DERGİSİNDE YAYINLANMIŞTIR.

Paylaşın:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir